Model Of Models Model Of Models

Kars Tanıtım Videosu

Kars İlimizi Tanıyalım

Genel Bilgiler

İklim

İklim Kars Doğu Anadolu Bölgesinin en soğuk bölgesinde yer alır. İlde ‘Doğu Anadolu yüksek yayla iklimi’ görülür. Kars’ta kışları uzun ve sert, yazları ılımlı hatta serince geçen bir iklim vardır. Burası Türkiye’de soğukların en bariz olduğu ve uzun sürdüğü yerlerdendir. Bu durumun temel nedenleri; yüksek dağ sıralarıyla denizlerin ılımanlaştırıcı etkisinden ayrılması, yüksekliğin fazla olması, Kış mevsiminde Büyük Asya Kara Kütlesi üzerinde yerleşen soğuk ve ağır hava kütlesi (Sibirya yüksek basınç merkezi) nin buraya kadar sokulmasıdır. Bütün bu faktörler Kars ikliminin temel karakterini belirler . Kars yöresi iklimi üzerinde etkili olan başlıca iklim elemanları; sıcaklık, basınç ve rüzgar, nem ve yağıştır. Sıcaklık Merkez ilçede yapılan ölçümlere göre yıllık sıcaklık ortalaması 6.30 C dir. İl genelinde kış dönemi Ekim ayı ortalarında başlamakta ve Mayıs ayının ortalarına kadar sürmektedir. Merkez ilçede aylık ortalama sıcaklık Ocak ayında en düşük düzeye düşer. Bu ayın sıcaklık ortalaması -11,6  C dir. Kars’ta en soğuk geçen aylar Aralık ve Ocak, en sıcak geçen aylar ise Temmuz ve Ağustos’ dur. Sıcaklık ortalaması yaz aylarında bile 17  C nin biraz üstüne çıkmaktadır. Yıl içerisinde donlu gün sayısı 160’ı bulur. Kışın sıcaklığın –40 C nin altına düştüğü dahi görülmektedir. Erken başlayan kış geç biter. Kısa bir ilkbahardan sonra gecelerin serin fakat gündüzlerin 30 C nin üzerine çıkabildiği bir yaz mevsimi gelir. Bu mevsimden sonra kısa bir sonbahar yaşanır. İlde ilkbahar ve sonbahar gibi ara mevsimler hemen hemen yok gibidir. Kars’ta en yüksek sıcaklık Temmuz ayında 34,80 C olarak, en düşük sıcaklık ise Ocak ayında -39,60 C olarak gerçekleşmiştir. Basınç ve Rüzgârlar Kars ili genellikle basınç bakımından kışın Sibirya üzerinden gelen yüksek basıncın, yazın ise Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi üzerindeki alçak basınç sisteminin etkisi altındadır. Sekiz senelik basınç ortalaması 820,1 milibar, en düşük basınç 800 milibar, en yüksek basınç ise 833,8 milibardır. Ortalama rüzgar hızının 2,0 mlsn olduğu Kars’ta egemen rüzgar yönü, yıl içinde toplam 2559 kez esen güneybatıdır(Lodos). Bunu kuzeydoğudan esen Poyraz ve güneyden esen Kıble rüzgarları izlemektedir. Merkez ilçede en hızlı rüzgâr saniyede 35,7 m hızla esen batı ve kuzeybatıdır. Üçüncü sırada ise kuzeyden esen Karayel gelmektedir. Nem ve Yağış Kars’ta 32 senelik değerlere göre senelik ortalama nem {54d7362140887fcd5e191711df00aa23a9c497236c442f426e19e1a8d4e4681e}67 olup, kış aylarında nemin {54d7362140887fcd5e191711df00aa23a9c497236c442f426e19e1a8d4e4681e}100 olduğu dahi görülmüştür. Nem oran yazın ise nadiren {54d7362140887fcd5e191711df00aa23a9c497236c442f426e19e1a8d4e4681e}2′ ye kadar düşer. Bütün mevsimlerde bulutluluk oranı fazladır. 35 senelik ortalama değerlere göre bir yıl içerisinde 71 gün açık, 214 gün bulutlu, 80 gün ise kapalıdır. 35 yıllık gözlemlere göre toplam bulutluluk süresi 10 üzerinden 5,1’dir. Kars’ta egemen olan yüksek basınç alanı ilin fazla yağış almasına engel olur. Kars’ta kış aylarının oldukça düşük sıcaklıkta geçmesine karşın Kars’ın bu dönemde az yağış alması bu nedene dayanmaktadır. Bu arada bölge alanının bozuk yapısı ilin aldığı yağışları da etkiler. Zira ilde görülen yağışlar hava kütlelerinin yer kabartılarına ve daha çok dağlara çarparak yükselmesi sonucunda oluşan yağışlardır. Çok kısa süren ilkbahar ve yaz aylarında ise bölgede oraj (sele yol açan yağış hareketi) ile birlikte konvektif yağışlar da oluşmaktadır. Merkez ilçede yıllık yağış ortalaması 527,7 mm’dir. Merkez ilçeye en az yağış Aralık ve Ocak aylarında, en çok yağış ise Mayıs ve Haziran aylarında düşmektedir. Yağışların mevsimlere göre dağılışı incelendiğinde hemen hemen kurak mevsim yoktur. İl genelinde en fazla yağış ilkbahar aylarında görülmektedir. Yağışın aylara göre dağılışı Ocak ayında 27,4, Şubatta 30,0, Martta 29,8, Nisanda 44,7, Mayısta 89,8, Haziranda 78,9, Temmuzda 56,5, Ağustosta 46,2, Eylülde 31,4, Ekimde 39,8, Kasımda 50,7, Aralıkta 23,9 mm’dir. 38 senelik ortalamalara göre senenin 43 günü yağışlı geçer. Yılın ??? günü karla kaplıdır. Şimdiye kadar kaydedilen en yüksek kar kalınlığı 120 cm’dir. Senenin yaklaşık 181 günü donlu geçer. Kış ayları genellikle sislidir. İlkbahar ve sonbahar aylarının ise 5-6 günü sisli geçer. 38 senelik değerlere göre yıllık sis ortalaması 30 gündür. Kars İlinde karasal iklim görüldüğünden gece soğuma nedeniyle kırağı olayı sık sık görülür ve Eylül ayından Haziran ayına kadar devam eder. Aynı nedenlerden dolayı çiğ olayı da sık görülür. Ortalama nem oranı 54 yıllık gözlemlere göre Kars’ta ortalama nem oranı {54d7362140887fcd5e191711df00aa23a9c497236c442f426e19e1a8d4e4681e} 70 dir. En nemli aylar Kasım ve Aralık aylarıdır. Kasım ayında {54d7362140887fcd5e191711df00aa23a9c497236c442f426e19e1a8d4e4681e}76 olan nem, en az nemli ay olan Eylül’de {54d7362140887fcd5e191711df00aa23a9c497236c442f426e19e1a8d4e4681e} 61’dir. Bu rakamlara bakarak Kars’ın nemli bir il olduğu söylenebilir.


Bitki Örtüsü


Ani Antik Kenti

Flora Kars’ın doğal bitki örtüsü yükselti ve iklim özelliklerine göre şekillenmiştir. Doğu Anadolu’nun kuzeyine yerleşmiş bulunan bu yüksek plato, aslında doğal orman alanı içerisindedir. Doğal orman sınırlarının oluşmasında birinci derecede rol oynayan nemlilik oranı ilde Doğu Anadolu’nun diğer bölümlerine göre daha yüksektir. Nemlilik oranına bağlı olarak ormanların doğal alt sınırı yükselmektedir. Orman alt sınırı Kars’ta 1800-1900 m’den başlamaktadır. Kars yöresinin diğer bir özelliği de bitki örtüsünün doğal üst sınırı çok yükseklere çıkabilmesidir. Bölgede ormanlar 2800 m’ye kadar çıkabilmektedir. Yurdun bir başka yerinde ormanların bu kadar yükseklere çıktığı görülmemektedir.


Fauna Sarıkamış Allahuekber Dağları Milli Parkı Yaban Hayatı bakımından oldukça zengin olan milli parkımız da Balıklar, İki yaşamlılar, Sürüngenler, Kuşlar ve Memeliler gruplarına ait olmak üzere 220 Omurgalı hayvan türünün yaşadığı belirlenmiştir. Milli park alanı ve Ekolojik sınırları içerisinde 6 Tatlı Su Balığı, 7 İkiyaşamlı, 25 Sürüngen, 107 Kuş, 1 Kirpi, 8 Böcekçil, 27 Yarasa, 1 Tavşan, 25 Kemirici, 11 Etçil ve 2 Toynaklı Omurgalı hayvanın varlığı belirlenmiştir. Başlıca yaban hayvanı türleri Boz Ayı (Ursus Arctos),Kurt (Canis lupus),Tilki (vulpes vulpes),sincap (sciurus vulgaris), yaban domuzu( Sus scrofa), Karaca, çil kekliği (Perdix perdix),kartal vb… belli başlı yaban hayvanları yer almaktadır. Kars Kuyucuk Gölü Sulak Alanı Türkiye’nin 13. Doğu Anadolu’nun 1. ramsar alanı olan Kuyucuk Gölü Angıt (todorna ferruginea), Uzunbacak (Himantopus himantopus), Sakarmeke (Fulica atra), Karaboyunlu batağan ( Podiceps nigricollis),Dikkuyruk (oxyura leucocephala), Sığıcık kuşları(Sturnus vulgaris) Bozkaz (Anser anser) başta olmakla birlikte Doğu Anadolu Bölgesinin en önemli kuş cennetidir. Sarıkamış-Kağızman Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Sarıkamış-Kağızman YHGS, Küresel ölçekte tehlike altındaki bu türlerin yanı sıra saha, Kafkasya Ekolojik Bölgesi/Sıcak Noktasında bulunan 3 adet endemik kuş türünden, Kafkas çıvgını (Phylloscopus lorenzii)’nı barındırmaktadır. Ayrıca, saha, Kuzeydoğu Anadolu’da, Batı Palearktiğin en büyük gündüz yırtıcı kuş göç yolunun üzerinde bulunmaktadır. Karadeniz ile Hazar Denizi arasında geniş bir koridor olan bu göç yolundan her yıl sonbahar ve ilkbaharda çok sayıda akbaba, kartal, şahin, doğan, çaylak, atmaca ve kerkenez türü göç etmektedir. Kuşlar bu göçleri sırasında hem normal olarak gecelemek için, hem de gündüz bile olsa kötü havalarda mecburen konaklamak için doğal ortamlara ihtiyaç duyarlar. Karaleylek ve Gri balıkçıl gibi türler akarsu boylarındaki sulak alanlara ve nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan ve koruma altındaki türlerden olan Toy kuşu ise ova, yayla ve plato gibi açık alanlara ihtiyaç duymaktadır. Alan ülkemizdeki dört akbaba türü olan Kara akbaba (Aegypius monachus), Kızıl akbaba (Gyps fulvus), Sakallı akbaba (Gypaetus barbatus) ve Küçük akbaba (Neophron percnopterus)’nın bir arada görülebileceği ender coğrafyalardan birisidir. Kaynak: http://bolge13.ormansu.gov.tr/13bolge/AnaSayfa/aramaSonuc.aspx?sflang=tr&IndexCatalogue=sayfalar&SearchQuery=kars+fauna


Ekonomik Yapı


Kars Kalesi ve Kümbet Camii

Kars İlçeleri

Selim : İl merkezine uzaklığı 30 km’dir. İlçeye ulaşım ilçe servisleri ile sağlanmaktadır. İlçenin Nüfusu 26,155, Yüzölçümü 1011 km2, Belde sayısı 1, Köy sayısı 53’dür. Kaynak: www.selim.gov.tr Digor : İl merkezine uzaklığı 76 km’dir. İlçeye ulaşım ilçe servisleri ile sağlanmaktadır. İlçenin Nüfusu 26,308, Yüzölçümü 1136 km2, Belde sayısı 1, Köy sayısı 37’dir. Kaynak: www.digor.gov.tr Sarıkamış : İl merkezine uzaklığı 53 km’dir. İlçeye ulaşım ilçe servisleri ile sağlanmaktadır. İlçenin Nüfusu 49,480, Yüzölçümü 1732 km2, Belde sayısı 1, Mahalle sayısı 7, Köy sayısı 56’dır. Kaynak: www.sarikamis.gov.tr Susuz : İl merkezine 24 km, İlçeye ulaşım karayolu ile sağlanmaktadır. İlçe Nüfusu; 2.448, Köy Nüfusu; 10.004’dür. Kaynak: www.susuz.gov.tr Kağızman : İl merkezine uzaklığı 76 km’dir. İlçeye ulaşım ilçe servisleri ile sağlanmaktadır. İlçenin Nüfusu 50,585, Yüzölçümü 1972 km2, Köy sayısı 62’dir. Kaynak: www.kagizman.gov.tr Akyaka : İl merkezine uzaklığı 59 km’dir. İlçeye ulaşım ilçe servisleri ile sağlanmaktadır. İlçenin Nüfusu 12,023, Yüzölçümü 550 km2, Mahalle sayısı 3, Köy sayısı 27’dir. Kaynak: www.akyaka.gov.tr Arpaçay : İl merkezine uzaklığı 42 km’dir. İlçeye ulaşım ilçe servisleri ile sağlanmaktadır. İlçenin Nüfusu 20,442, Yüzölçümü 605 km2, Belde sayısı 1, Köy sayısı 47’dir. Kaynak: www.arpacay.gov.tr

Kars Susuz Şelalesi

Kars Ulaşımı

Havayolu : Kars Havalimanının kent merkezine uzaklığı 7 km.dir. Şuan itibariyle sadece yurtiçi seferler düzenlenmektedir. Havalimanına ulaşımlar; Taksi, Belediye servisleri ve seyehat acentalarının servisleri ile sağlanmaktadır. İlimizden havayolu ile Aktarmasız olarak Ankara, İstanbul ve İzmir’e seferler düzenlenmektedir. Bu seferler kış ve yaz aylarına göre günlük sayıları ve saatleri değişkenlik göstermektedir. Havalimanı Tel: (+90-474) 223 06 74 Karayolu : Otobüs terminalinin kent merkezine uzaklığı 3 km.’ dir. Kent merkezinden otogara taksi, firmaların servis aracı ve dolmuşlarla gidilmektedir. Kars’a Erzurum, Ağrı, Iğdır, Ardahan karayollarından giriş sağlanabiliyor. İlimizin İstanbul’a uzaklığı 1445 km ve Ankara’ya uzaklığı 1080 km uzaklığı vardır. Otogar Tel: (+90-474) 223 33 33 – 223 29 55 – 212 77 77 Demiryolu : Tren istasyonunun kent merkezine uzaklığı 1 km’dir. Ulaşım taksi ve dolmuşlarla yapılmaktadır. Kars-Ankara-İstanbul demiryolu (Erzurum-Erzincan-Sivas-Kayseri üzerinden) bağlantıları mevcuttur. İstasyon Tel: (+90-474) 223 43 98 – 223 43 99

Kuyucuk Kuş Cenneti

Kars Yeryüzü Şekilleri ve Bilgileri

Hacı Halil Dağı : [Dağ] , Kars ovasının yakınlarında uzanır.(2366 m) Aygır Gölü : [Göl] , Kars-Göle yolu üzerinde 4 Km2 ‘lik alana sahip, küçük bir cav setti gölüdür. En derin yeri 30 m olan gölün suları tatlıdır. Kars Ovası : [Ova] , Allahuekber Dağları ile Sarıkamış-Kars Platosu arasındaki doğuya doğru açılan büyük çöküntüde yer alır. Arpa ve buğday dışında tarım ürünleri yetişmez. yüzölçümü 2500 m2,Bölgenin en geniş ovasıdır. Süphan Dağı : [Dağ] , (2909 m)-en yüksek noktasına Ziyaret Tepesi denir. Aladağ : [Ada] , Sarıkamış’ın güneyinde yer alır.(3134 m) Kars Platoları : [Plato] , Kars Platoları, Aras Vadisi’ne doğru alçalır. Plato doğuya ve kuzeydoğuya doğru genişler ve yükselti hızla artar. Kars platolarının genel yükseltisi 1500-2000 m. arasındadır. Ağadeveler Dağı : [Dağ] , Kars ovasının yakınlarında uzanır. (2423 m) Tarhan Dağı : [Dağ] , Arpaçay vadisinin güney kesimlerinde yer alır. (2617 m) Yağlıca Dağı : [Dağ] , Kars’ın kuzeydoğusunda yer alır (2970 m) Allahuekber Tepesi : [Dağ] , (3120 m) Aras Nehri : [Nehir] , Bingöl’den kaynağını alır, Pasin’e girince Aras (Araz) diye anılır, Temmuz ve Ağustos aylarında 20-25 metreküp su akıtır. Hazar denizine dökülür Aras ırmağı Kars ilinde donmadan akan yegane sudur. Deniz (Çengilli) Gölü : [Göl] , Aladağ’ın Kağızman ilçesine bakan yamaçlarında yer alır. Dipten beslenen ve suları tatlı olan göl içerisinde bol miktarda balık bulunur. Dumanlı Dağı : [Dağ] , (2699 m) Borluk Dağı : [Dağ] , Hacıhalil Dağının kuzeyinde yer alır ve Kars şehrinin içme suyunu karşılar. (2450 m), Çıldır Gölü : [Göl] , Denizden 1957 m yükseklikte bulunur. 120 km2 ve 22 m. derinliktedir. Kısır Dağı : [Dağ] , Çıldır Gölü yakınlarındadır, bu dağın yüksek kesimleri iki çataldır. Kars’a bakan kısmına Hacı Galo Dağı (2944 m), Çıldır’a bakan kesimine Zuzan Dağı (3197 m) denir. Turna Gölü : [Göl] , Gölün alanı 2 km2’den biraz fazladır. Orta kesimlerine doğru oldukça derinleşen ve suları tatlı olan gölde balık yoktur. Arpaçay : [Çay] , Çıldır gölü doğusundaki Bingöllerdeki Hozu ile kızılkilise sularının beslediği Arpa gölünden çıkar. Digor’dan gelen Karabağ suyunu da sağdan alıp,Tekelibağ önünde Aras nehrine katılır. Kars Çayı : [Çay] , Allahuekber sıradağlarından gelerek Kireçhane boğazından Kars’a girer. Taşköprüden itibaren 8 Km kadar süren Kaleboğazı ve Dereiçi kalesi boğazından geçer. Bundan sonra Arpaçayına kavuşur.

Kars Kalesi, Ebul Hasan Harakin Türbesi ve Kümbet Camii

Kars tarihçesi

Tarih Öncesi 1941-1942 yıllarında Kars’ta yedek subay olarak görev yapan İsmail Kılıç KÖKTEN, bu dönemde ilimizde tarih öncesine ait araştırmalar yapmıştır. İ.Kılıç KÖKTEN’in yönetimindeki bu çalışmalar ile Kars bölgesi kültür tarihinin, komşu bölgelerde olduğu gibi Alt-Paleolitik Döneme değin uzandığı kanıtlanmıştır. Kars yöresinde avcı-toplayıcı Paleolitik Dönem insanlarından günümüze kalan buluntular yeryüzündeki en eski kültürlerden birisinin bu yörede olduğunu göstermektedir.Paleolitik Dönem Alt Paleolitik Dönem Bu döneme ait buluntuların ele geçtiği yöreler şunlardır: Susuz ilçesi, Cilavuz Dere düzlüklerinde ve Kars Platosu’nda, şölyen-aşölyen tipte işlenmiş ve Alt Paleolitik Döneme tarihlenen bir el baltası; Ağzıaçık (Azacık) Suyu’nun batısındaki düzlüklerde oval çevreli, iki yüzü çok güzel işlenmiş, ucundan biraz kırılmış bir başka aşölyen baltası, Ani çevresinde ele geçen bir el baltası; Yazılıkaya’nın yaklaşık 6 km. güneyinde, Tombultepe yamaçlarında püskürük kayalardan yapılmış, şölyen tipte el baltaları ve iri yongalar bulunmuştur. Orta Paleolitik Dönem Ağzıacık Suyu’nun batısında bazalttan yapılmış çok aşınmış Musteryen tipte bir uç; Yazılıkaya, Tombultepe’ye yakın Kurbanalan Mağarası’nda taş araç ve ocak yerlerine rastlanmıştır. Üst Paleolitik Dönem Avcılık ve toplayıcılık yöntemlerinde farklılaşma olduğu, araç-gereç yapımının geliştiği görülmüştür. Yine bu dönemde duvar resimleri de ortaya çıkmıştır. Camışlı Köyü’nün batısında, Aladağ’ın doğu yamaçlarındaki Yazılıkaya’da bazalt yapılı bir kayanın dik ve düzgün yüzünde biri büyük, biri küçük iki panoya rastlanmıştır. Büyük pano, yerden dört metre yükseklikte, yaklaşık 14 metre uzunlukta ve 3-4 metre genişliktedir. Küçük pano ise aynı duvarın doğu uzantısı üstündedir. Yazılıkaya panolarında hayvan ve insan figürleri vardır. Figürlerin çoğu dağ keçileri, geyikler, geyik yavruları ve eşeklerden oluşmaktadır. Bunlar o dönemdeki doğa koşullarının avcılık ve toplayıcılığa elverişli olduğunu ortaya koymaktadır. Yazılıkaya’nın yanı sıra aynı yerde bulunan derinliği 11,5 m, iç genişliği 5,5 m, ağız genişliği 12,5 m olan ve güneye bakan Kurbanağa Mağarası araştırmalarında da yine Üst Paleolitik Döneme ait taş araç-gereçler bulunmuştur.Mezolitik Dönem Paleolitik dönemi izleyen mezolitik dönem, mikrolit adı verilen minik araç-gereçlerle tanınmaktadır. Kars yöresinde de İ.Kılıç KÖKTEN’in Aras Vadisi’nde yaptığı araştırmalarda bu araçlardan ele geçmiştir. Bu ve diğer paleolitik buluntular Rusya topraklarında saptanan benzerleri ile karşılaştırıldığında, bölge yerleşme tarihinin komşu bölgelere koşut olarak, Paleolitik Dönemle başlayıp, Mezolitik Dönemde de devam ettiğini göstermektedir.Neolitik Dönem Neolitik Dönemi Kars yöresinde gerçek anlamda bir yerleşme yeri değil, Akçakale Adası’ndaki taş anıtlar ve kaledeki duvar resimleri temsil etmektedir. Bu resimler, yöredeki neolitik dönem yaşantısına bir ölçüde açıklık getirdiği için önemlidir. Çıldır Gölü’ndeki Akçakale Adası’nda Dolma Tepe eteklerinde kaya anıtları bulunmuştur. Ada menhirler, dolmenler ve kromlekler ile doludur. Kılıç Kökten’e göre; bu taş anıtlar neolitik dönem tekniği ile yapılmıştır. Çok kaba taşlarla örtülü iç duvarlar, kaba ve büyük taşlarla örtülü damlar, Avrupa dolmenlerinin bazılarında görülen tekniği anımsatmaktadır. Avrupa kültürüne özgü olduğu kabul edilen bu tip taş anıtlar doğuda ilk kez Kars’ta rastlanmıştır. Anıtların ortasında açılan bir sondaj çukurunda, çok kaba, mat siyah renkli değişik biçimlerde çanak-çömlek parçaları bulunmuştur. Yazılıkaya – Kurbanağa Mağarası’nın doğusunda, kale denilen tepede açılan bir sondaj çukurunda da üst katmanda farklı bir katman saptanmış ve bunun Son Neolitik Dönemden kalmış olabileceği öne sürülmüştür. Kaledeki duvar resimlerinin ise Son Neolitik Dönem ya da İlk Tunç Çağı sonlarında yapıldığı sanılmaktadır.Kalkolitik Dönem Araç-gereç yapımında bakır kullanılmaya başlanmasıyla belirlenen kalkolitik dönemin Kars yöresindeki buluntu yeri Kağızman’ın güney kesiminde yer almaktadır. Mısır Dağı yerleşme yerinde, yapılan araştırmalarda, kalkolitik dönem özellikleri taşıyan buluntular ele geçmiştir. Bakır Çağı da denilen bu dönemin izlerine, Ani’de ve Azat Köyü’ndeki höyükte de rastlanmıştır.İlk Tunç Çağı Bu dönem bakırla kalayın karıştırılmasıyla elde edilen tuncun, araç yapımında kullanılmaya başlanmasıyla ayırt edilen bir dönemdir. Bu dönem, Kars bölgesinde Yazılıkaya’nın dibinde açılan Küçük Deney Çukuru’nda ve Kurbanağa Mağarası yakınındaki sondajda ele geçen çanak çömleklerle ve aynı mağaranın doğusunda, Kale denilen, üstü düz yüksek tepedeki sondaj çukurunun buluntularıyla bilinmektedir. Kale mevkiindeki açmada, İlk Tunç Çağından kalma bir açkı taşı; el değirmeni taşları; bir çekiç; delinmiş, üstü çizgi – süslü hayvan parmak kemikleri; küçük bir taş hayvan; el yapımı çanak-çömlekler ve yapı kalıntıları olduğu düşünülen iri taş yıkıntıları bulunmuştur. Tüm bu araştırmalardan çıkan sonuç; Kars yöresinin Paleolitik Dönem’den başlayarak Orta Tunç Çağına değin kesintisiz bir kültür silsilesine mekân olduğudur.Yazılı Tarih DönemiUrartular Yazılı tarih dönemleri Kars bölgesinde Urartulularla başlamaktadır. İ.Ö. IX. ve VI. yüzyıllar arasında Van Gölü çevresi merkez olmak üzere kuzeyde Çıldır, kuzeydoğuda Gökçe Gölü çevresi, doğuda İran içleri, güneydoğuda Urmiye Gölü, güneyde Şanlıurfa, batıda da Fırat Irmağı ile sınırlanan bölge Urartu Krallığının egemenliği altındaydı. Urartu, Asur kralı I.Salmanassar’ın yazıtlarında (İ.Ö. 1273-1244) Uruatri (dağlık bölge) olarak anılmakta, aynı yazıtta Asur kralının bu adla bilinen ülkeleri ele geçirdiği bildirilmektedir. Urartular çağında Bingöl’den, Çıldır Gölü ile Gökçe Gölü bölgesine değin uzayan yerlerde, insanların çok sık bir yerleşim gösterdiği ve buralarda ondan fazla yerli krallık kurulduğu bilinmekle beraber, bu yerli kralıklar tabi oldukları büyük krallığa zenginlikleri nisbetinde altın, gümüş, tunç, at, öküz ve koyun olarak ağır vergiler ödemiş, sık sık isyan etmeleri sebebiyle de ağır bir şekilde cezalandırılmışlardır. Diauekhi ile Etiuni. Bu krallıklar içerisinde Kars’taki Diauekhi Krallığı komşularına göre daha büyük ve kuvvetliydi. Bilhassa kıymetli madenlerden vergi ödemekte idi ki; bu durum Kağızman deresindeki altın, gümüş ve Bardızdaki bakır madenlerinin o dönemde işletildiğini ortaya koymaktadır.Kimmer – İskit Akınları İ.Ö. VII. ve V.yüzyıllar arasında İskitlerin baskısı karşısında başka topraklara göç etmek zorunda kalan Kimmerler, kendilerine yeni bir yurt aramak amacıyla Anadolu’ya girmeye başlamışlardır. Bu göç ve istilalar Asur ve Urartu devletlerini büyük sarsıntılara uğratmıştır. Urartu Kralı II. Rusa ( İ.Ö. 685-645 ) bu göçebe topluluklarla dostça ilişkiler kurmaya çalıştı. Kimmerlerle İskitlerin saldırıları ile yıkılma eşiğine gelen Urartu Krallığına son darbeyi Medler vurdu. Medlerin özgürlüklerini kazanarak Asur devletini ortadan kaldırmış, bunun ardından ise bölgedeki Urartu hâkimiyeti sona ermiştir.Persler M.Ö. 550’de Urartu toprakları Pers egemenliğine girmiştir. Persler Orta İran’dan Ege Denizi’ne kadar geniş bir bölgeyi egemenlikleri altına almışlardır. Persler kurdukları devleti dış ülke topraklarını talan ederek ya da fethederek ayakta tutmaya çalışıyor; dolayısıyla kendi halkı üzerindeki ekonomik, sosyal ve siyasal baskı hafifliyordu. Krallar kralı olarak anılan Pers imparatoru Dara ülkeyi satraplık denen, 23 büyük ve 127 küçük birime bölerek ülkeyi merkezden yönetiyordu. Bugünkü Kars yöresi 18. Satraplık içinde yer alıyordu. Bu bölge satraplığa yılda 400 gümüş talent vergi vermek ve Dara’ya 20.000 at göndermekle yükümlü idi.Araks Krallığı Farklı etnik bölgelerden oluşan Araks Krallığının merkezi, bugünkü Azerbaycan sınırları içindeki Armavirdi. Krallığın sınırları batıda Murat Suyu’na kadar uzanmaktaydı. Araks Kralları daha sonraları Muş yöresini de topraklarına kattılar. Bu arada İran-Azerbaycan bölgesinde egemenlik kurmuş olan Partlar, Araks Krallığının yayılma politikasına karşı çıkarak, Arakslara savaş açtılar ve Araks Krallığını büyük bir yenilgiye uğrattılar.Tigran Dönemi Araks Krallığı yenilmesine rağmen ortadan kalkmadı. Tigran Araksların başına geçti ve topraklarını genişletmeyi sürdürdü. Merkezi Urartu olan Tigran Devletinde toplumsal yaşamda göçebe kültürü devam ediyor, av ve savaş eğlenceleri Tigran kültürünü oluşturuyordu. Tigran’ın egemenliği M.Ö. 64’de Roma istilalarına kadar sürdü.Sasaniler Dönemi Sasani Kralı Yezdigerd’in bölgede başlatmış olduğu dinsel baskılar sonucunda, Doğu Anadolu’da çatışmalar ve huzursuzluklar başladı. Sasanilerin Roma ve Bizanslılarla da çatışmaları olmuş, fakat Bizanslılar bu dönemde bölgeye yaptıkları seferlerden bir sonuç alamamıştır. Tam bu dönemde Müslüman Araplar bölgede yeni bir siyasal güç olarak görünmeye başlamıştır. Suriye, Irak ve Mısır’da egemenlik kuran Araplar 630 yıllarında İran’ı da ele geçirdiler. Halife Hz.Ömer 642’de Nihavent Savaşıyla bölgedeki Sasanlı egemenliğine son verdi.İslam Uygarlık Dönemi Arapların Güneydoğu ve Doğu Anadolu’yu ellerine geçirmek amacıyla yaptıkları seferlerin ilki 638 yılına rastlar. Halife Hz. Ömer zamanında Iyas Bin Gazem komutasındaki Arap ordusu Van Gölü’nün kuzeyine kadar ilerledi. 642’de ise Habib Bin Mesleme komutasındaki ordu Van Gölü yöresinden kuzeye yürüyerek Divin’i aldıysa da Kars’ı ele geçiremedi. Kars yöresinin bir bölümü 646’da Araplar’a kendiliğinden teslim olmuş ise de, halkı Selçuklular’ın bu bölgeye geldiği 1060 yılına kadar 420 yıl boyunca Hıristiyan kaldı.Gregoryanlığı benimsemiş olan halk, kendilerini Ortodoks Bizanslıların dinsel baskılarından kurtaran Arap yönetiminden hoşnuttu. Ama Bizans İmparatoru 2. Konstantus 635’de 100.000 kişilik ordusuyla Erzurum ve Kars yoluyla Divin üzerine yürüdü. Bölgeyi yeniden Bizans topraklarına kattıktan sonra geri döndü. Bunun üzerine yöre halkı Malazgirt’teki Arap ordusuna başvurarak bölgeyi Bizanslıların elinden kurtarmasını istediler. Şam valisi Muaviye Bizanslılara karşı Araplarla birlikte savaşan Reştunili Teodoros’u bölge yöneticisi ilan etti ve Araplar yörede bir süre egemen oldular. Ancak, 657’de Araplar arasında çıkan anlaşmazlıklar üzerine Bizanslılar bölgeyi yeniden ele geçirdiler. Emevi Halifesi Abdulmelik Döneminde (685-705) Mervan Bin Muhammed komutasındaki Arap ordusu, Divin’i de ele geçirdi ve Bizanslıları yöreden çıkardı(693). Bu tarihten sonra bölge kesin olarak Arap yönetimi altına girdi. Ancak 771’de ağır vergilerden bunalan Hıristiyan Türkler Namıkonlu Artavasd önderliğinde Araplara karşı ayaklandılar. Abbasi halifesi Mansur, 722’de İsmail Bin Amirü’l – Harisi komutasındaki 30.000 kişilik bir orduyu Kars üzerine gönderdi. Hıristiyan Türkler yenildiler. Tarihte ” Bagrevand Savaşı” diye anılan bu çatışmayı kazanan Araplar yöre Hıristiyanlarının başına Bagratlı Aşut’u getirdiler. Aşut’un yerine geçen oğlu Sembad , halifece patrik olarak atandı. Bagrat , II. Abbas döneminde (928’de) Kars Bagara ve Erasgavork’tan sonra Bagratlıların üçüncü merkezi oldu. III. Aşut, 962 de kendisine Ani’yi başkent seçince kardeşi Muşel’e merkezi Kars olan Vanand Beyliği’ni verdi. Bu durum, 1045’e kadar sürdü. Bu tarihte Bizans imparatoru IX. Konstantinos Monomakhos, Ani üzerine yürüdü. Önce Ani Bagratlılarını yendi. Kars Bagratlılarını da kendisine bağladı. Buralara asker yerleştirerek Türklerin ileri hareketlerini durdurmaya çalıştı.Selçuklu Dönemi Alparslan’ın 1064 yılındaki ”İlk Rum Seferi” ile alınan yerler bir daha Bizanslılar’ın eline geçmemiştir. Rumlar buralardan atılıp, merkezi Ani’de olan ve Selçuklulara bağlı Ani – Şeddadlılar hükümeti kurulmuştur ki; şimdiki Türkiye’nin yani Küçük Asya’daki Müslüman Türk Devleti’nin temelleri de bu yılda Alparslan’ın eliyle atılmıştır. 1064 yılı fetihleri, milli varlığımız ve dünya tarihi bakımından önemlidir. Alparslan ve oğlu Melikşah döneminde Kars ve civarı barış içinde bir yön yaşamıştır.1239-1355 yılları arasında 116 yıl boyunca Kars, Moğollar’ın yönetiminde kaldı. Bunun 1239-1256 arası Cengizli Valilere, 1256’dan sonrası da İlhanlılar’a bağlı olarak geçmiştir. İlhanlı döneminde Kars ilinin merkezi sayılan Ani bazı vergilerden muaf tutulmuştur.1453’te Akkoyunlu tahtına çıkan Uzun Hasan Karakoyunlularla, Osmanlıları ortadan kaldırmak amacıyla önce Karakoyunlulara saldırmıştır. Uzun savaşlardan sonra 1468’de tüm yöreyi ve bu arada Kars’ı ele geçirmişlerdir. Daha sonra Osmanlı Devleti’ne de saldıran Uzun Hasan Otlukbeli’nde yenilerek (1473) güç kaybetmiştir. Akkoyunlular kısa zamanda çöktüler ve Akkoyunlu Devleti’nin yerine Safevi Devleti kurulmuş, Bu devletin egemenliği döneminde Kars ve yöresi büyük yıkım görmüştür.1514 Çaldıran Savaşı’nda Şah İsmail’i yenilgiye uğratan Yavuz Sultan Selim Kars’ta konaklamıştır. Ordudaki yorgunluk ve huzursuzluk sebebiyle, Doğu Anadolu’yu tam olarak egemenliğine alamadan İstanbul’a geri dönmüştür.Osmanlı YönetimiKanuni Sultan Süleyman 1534’te yaptığı sefer sonucunda Kars’ı Osmanlı egemenliği altına almıştır. 1548 yazında Kars’ı imara girişmişken , Süleyman Çelebi İdaresinde 5000 atlı da karakol olup Safili sınırını bekliyordu. Yazın Tahmasp oğlu İsmail Mirza ile gelen Kaçarlı Gökçe Sultan idaresindeki büyük bir Safili ordusu ansızın Kars’ı basmıştır. Kars’ın yapılan yerleri söktürülüp, yıkılmıştır. Bu Safili akınından cesaretlenen Atabekliler de taarruza geçip Yusufeli, Artvin ve Tortum bölgelerini geri almışlar. 1548 sonbaharında Erzurum’a gelen bir Osmanlı ordusu, padişahın buyruğu ile H.955 Recep ayında Atabekliler yurduna girip buraları yeniden fethetmişlerdir.1549’da Gök ve Ardahan kaleleri onarıldı ve bölgeye asker yerleştirilmiş, ancak Safevilerin saldırıları durmadığından, 1578’de yapılan Osmanlı- Safevi Savaşı sonucunda Osmanlı Devleti Çıldır’ı ele geçirerek Çıldır Eyaleti’ni kurmuştur. Lala Mustafa Paşa yıkık ve harap olan Kars’ı büyük ölçüde onarmış, Safevi hükümdarı Şah I. Abbas’ın Revan’ı almasının ardından, 1604’te Kars Şehrini yakıp yıkmıştır. 1615’te yapılan barış sonucunda şehri terkeden halk geri dönmüş, 1639’da yapılan anlaşma sonrasında Kars 95 yıl sürecek olan bir barış dönemine girmiştir. 1734 yılında ise Afganlı Nadir Şah Kars’ı kuşatmış, yapılan barış antlaşması sonucunda Revan İran’a, Kars ve yöresi Osmanlılara bırakılmıştır. Nadir Şah’ın 1736’da tekrar Osmanlı topraklarına saldırması üzerine yapılan savaş sonucunda, 1746’da barış anlaşması imzalanmış ve Kars uzun süre barış içinde yaşamıştır.Bu barış dönemi ise Rusya’nın güçlenmesiyle sona ermiştir. Sıcak denizlere açılma hayallerini gerçekleştirmek amacıyla ilk olarak 1807’de Kars’a saldıran Ruslar, 1828’de önce şehri, daha sonra iç kaleyi işgal etmiştir. Şehir yıkılmış ve yağmalanmıştır. 1829’da imzalanan Edirne Antlaşması ile Ruslar geri çekilmek zorunda kalmışlar. Fakat Ruslar Ahıska Şehrini ve altı sancağını savaş tazminatı yerine sayıp, geri vermemişler. Kırım Savaşı sırasında, 16 Haziran 1855’te üçüncü defa Kars’ı kuşatan Ruslar’a karşı, küçük yaştaki çocuklar bile “Gönüllü Alayı”na katılıp çarpışmıştır. Sıvastopol Bozgunu’nun acısını çıkarmak için, General Muravyev kumandasında 54 bin kişilik ordu ile 29 Eylül 1855’te hücuma geçen Ruslar, tabyalarda yedi buçuk saaat süren kanlı muharebeler sonunda ağır bozguna uğrayıp, 20.000 asker zayiat vermişler. Bu müdafaada, yalnız şehir halkından tabyalarda altısı kadın, dokuzu din alimi olmak üzere 70 şehit ile, 230 yaralı verilmişti. 1855 Kars Zaferini gören ve bunda emeği geçen Kanada’lı General Williams yazdığı raporlarında, İngilizler’den Albay Lake ve doktor Sandwithe ise hatıralarında, kadınlı – erkekli Türklerin yurt korumadaki bu eşşiz kahramanlık destanını nasıl yazdıklarını anlatmışlardır. Kars’ta yararlığı görülenleri devlet çeşitli şekillerde mükâfatlandırmıştır. Müşir Vasıf, Korgenaral Kerim ve Williams Paşa’lara mücevherle süslü birer altın kılıç ile Mecidiye Madalyaları verilmiş; üzerinde “Kars Kalesi” resmi bulunan altın, gümüş ve bronz “Kars Madalyası” yaptırılarak, hizmeti geçenlere dağıtılmıştır; şehre ve ahalisine “GAZİ” ünvanı verilerek, Mahkeme Siciline yazdırılmış; şehir halkı, üç yıl vergi ve askerlikten muaf tutuldu; Karadeniz’de İstanbul-Batum arasında sefere başlayan yeni vapura “KARS” adı verilmiştir. İngiltere Kraliçesi Victoria, Genaral Williams’a “Kars Baroneti” ünvanını vermiştir.

Kars Gece Görünüm
Ani Antik Kenti İpek Yolu köprüsü

Info

Height: 5’6 Bust: 32E Waist: 25″ Hips: 37″ Dress: 8 Shoe: 6 Hair: Brown Eyes: Hazel

Awards

2012 Best Model 2012 Benelux Model Awards 2015 Asia Model Award